Erkek-kadın eşitsizliği artık herkes tarafından bilinen ve kabul edilen bir konu. Dünyanın en büyük firmalarının çok küçük bir kısmını kadınlar yönetiyor. Meclislerde ise kadınların oranı erkeklere nazaran çok az. Bu durum İslam aleminde ise daha kötü boyutlarda. Bunun asıl kaynağı ise bağnaz zihniyetin kadına getirdiği hükümlerdir. Bu zihniyetteki kişiler kadınlara ikinci sınıf, hatta insan yerine bile koymayan bir muamelede bulunurlar. Bunu da haşa Allah’ın hükmü gibi gösterirler.
Ancak Kuran’ın hükümlerine ve Hz. Muhammed (sav)’in uygulamalarına baktığımızda kadının ikinci planda değil, tam tersine değerli varlıklar olduğunu görürüz. Allah katında erkek de kadın da eşittir. Resulullah (sav)’in eşi Hz. Hatice’nin o dönemde başarılı bir şekilde ticaretle uğraşması, kadının yönetici konumunda olabileceğine ve bağnaz zihniyetin aksine kadının yarım akıllı olmadığına en güzel örneklerde biridir. Bir tek Hz. Hatice değil, diğer sahabe kadınlar da İslam’ın hayrına olacak bütün işlerde görev almışlardır.
Bağnazlık hangi dinde yaşanırsa yaşansın hep kadına zayıf insan muamelesi yapılmıştır. Kadın hep ikinci planda kalmış, aklı zayıf olarak görüldüğü için idare edilmeye çalışılmıştır. Hatta bu bazen öyle korkunç boyutlara ulaşmıştır ki, kadın hayvanlarla eş değerde görülmüş, ırzına sahip çıkamayacağı düşüncesi ile evlere kapatılmasının en doğru olacağına karar verilmiştir.
Özellikle İslam dünyasındaki bu bakış açısının değişmesi için Müslümanların birbirine destek olmaları, İslam’ın özünde var olmayan bu kadın düşmanlığının temizlemesi için sürekli doğrusunu anlatılmaları gerekmektedir.Gerçek dışı, hurafe anlatımlar İslam’ın özünden uzaklaştırılmadığı sürece alınan hiçbir tedbir çözüm getirmeyecektir.
Kadın, erkeklerin kontrol etmesi gereken bir varlık değildir. Tüm dünyada bu bakış açısının değişmesi hayatidir. Her kadın kendi hayatını düzenleyebilecek, bilgili ve kaliteli olabilecek akla sahiptir. Kadınlar inançları konusunda da sorgulanmamalı ve yönlendirilmeye çalışılmamalıdır. Kadınlar vicdan muhasebesini kendileri yapmalı, giyimleri yada başörtüsü konusunda zorlanmamalıdır.
Zulüm gören bir kadın hangi ülkede yaşarsa yaşasın, haklarını korumak ve özgürlüğünü sağlamak her insanın görevidir. Kadının özgürlüğünün kısıtlandığı, neşesinin engellendiği bir yerde huzurdan ve güvenden söz edilemez. Bu yüzden kadınların Allah’ın yarattığı çok güzel teccelliler olduğu anlaşılmalıdır. Kadınları Allah rızası için sevmek ve haklarına sahip çıkmak gerekmektedir.