Kadınlar daha dünyaya gelir gelmez önce erkeklerden korkmayı öğreniyorsa, ve korkarak yaşaması dayatılıyorsa,
Gelin olduğunda “Seni gelinliğinle gönderiyorum, kefeninle dön” “Kocandır, abindir, babandır severde, döverde” diye erkek üstünlüğü kodlarına yazılıyorsa,
Aldattığında “boşver elinin kiridir” deniliyorsa ve özgüveni, kişiliği elinden alınarak erkeğin korumasına mahkum ediliyorsa, O KADINLAR ELBET ERKEĞİ KUTSAR.
Çünkü KORKU ESARETTİR.
Hayatta kalmasının yolunu erkeğe çıkartan düzen ve kültür.
Ölmesinin yolunu da erkekten geçirtende yine aynı düzen ve kültür maalesef toplumun tüm kodlarına taa iliklerine kadar işlenmiş.
Ve bu kodlarla bunun sonucunda da kadının dilinden, psikolojisinden anlamayan, onu çözümleme gayretinden uzak, manyak, erkek egemen bir toplum yetiştirildi.
Ve sonrada “ama her erkeği büyüten yetiştiren de kadındır” denilerek fatura yine kadına kesildi.
İyi de kimi sorumlu tutmalı? Kime ne demeli?
Kendinden gitmiş, yitmiş kayıp ruhu ile bedeni dişi, aklı erkek olan embesillere mi,
Yoksa koftiden erkekliğini, kişilik yapmış kişiliksiz riyakarlara mı demeli?
Cinsiyet kimliğini kişilik yapmış herkes, kendine yabancıdır..
Kapitalizmin bizzat devasa bütçeler ayırarak şekil verdiği dişi ve erkek ürünleri...
Köle-efendi çıkmazı.
Köle ruhlu, azad kabul etmez kişilikler (dişilikler)..
Köle ruhları, kayıp kişilikleri ile elde kalan cinsiyet kimlikleri ile var olduğunu sanan bu yokluklar. Kendilerini ete indirgeyen ve kendi ile iletişimini bedeni üzerinden kuran, yaşamayı "yemek, barınmak, çiftleşmek"ten ibaret sayan, düşünmeyen, sorgulamayan, çözümlemeyen bu evrimsizlik ile çürüdük.
Ve hala meselenin asıl kökenine inmedik, inmek de istemiyoruz, zira kültür gelenek adet denilen her şeyin değişmesi gerek.
Buna ise hiç kimsenin ne takatı ne de niyeti var.
Ama bir yerden başlamak lazım.
Peki baylar, bayanlar “Kahrolsun bu köle üreten düzen” diyerek kolları sıvamaya, Karanlığa küfretmek yerine bir ışık yakmaya, kendinizi bulmaya var mısınız?