ELİT VE ELİTİZİM-3-

Siyasetçi, doğrudan güç sahibi, kararlara etki eden  opsiyondadır. Milli egemen oluşumun başındaki bireyler menfi düşünmeyip, milleti öncelikli kıldığından, kendine eşit başka bireylerinde de var olmasını ve yönetime adam yetiştirilmesini gerekli görürler. Bu dava bilincine sahip insanların benimsediği ve misyon edindiği bir haslettir. O halde siyasetle ilgilenenlerin samimiyetlerinin sınanması üzere sorulmalıdır : Ülkede yönetime alternatif nitelikli bireylerin  var olup olmamasıyla ilgili düşüncesi nedir?, onu bir elitiste dönüştürüp, ihtiras oyunlarınamı sevk eder, yoksa bu durum sebebi ile alternatifi güç olarak mı görür.

Nitekim milletlerin ve devletlerin ihtiyaç duyup yöneticilerden bekledikleri şeyler:
Bir coğrafyayı keşfetme, bir toplumu anlayabilme, düzen kurma, kurulan düzende istikrarı sürdürme, orayı kendi karakteri içinde kurumsallaştırma, gerekirse devlet veya lokal bir yönetim inşa etme, zaman ve zemine göre himaye edilen milletler arasında adaletle hükmetme  vs. bu noktada çok geniş samimi ve bireysel menfaatten, enaniyet ve ihtirastan uzak Hakkın üstün tutulmasıdır. Bu haslet ve misyon ancak yine bu milletin içinden, değer yargılarından beslenen, kendini milletine mesul adleden bireylerin başarabilecekleri türden bir vakfedilmişlik ve Erdem gerektiren bir tutumdur.

Kendini herşeyden, devletten, kanundan, adaletten üstün gören, millete tepeden bakan, milleti ancak kaynaklarını tüketmek üzere göz koyduğu, seçim süreçlerinde kendini tahammül etmeye zorlayarak istismar amaçlı dinleyen elitizmin kapitalist çocukları bu temiz ve hayırlı düşünceyi, davayı zihinlerinde ve vicdanlarında içselleştiremediklerinden bu mukaddes düşünceyi ve devletin yönetildiği makamlar bu hastalıklı bireylere teslim edilemeyecek düzeyde önem arz etmektedir. Milletçe bakış açımız, bu şekilde olması gerektiğineinanıyorum.
 
Eğer küresel çapta etkinlik elde etmeyi arzu ediyor isek, bilim, sanat ve düşünce alanında milleti sübnilminal yöntemlerle, dinin esaslarına, değerlerine düşman etmek üzere her türlü etik anlayıştan uzak yöntemlerle tahrip etmeyi amaçlayan elitlerin, yönlenmelerini değil, davası uğruna, Hakkı yüceltmek uğruna, nefsini dizginleyip baldıran zehrine dahi eyvallah etmeyecek Anadolu’nun yiğit evlatlarını hissiyatı ve yönlendirmelerini destekleyen değerlerin olması gerekir. Bu anlayışla hareket edildiğinde Belirleyici merci direkt millet olduğundan arka plan, ön plan şeklinde düşünce israfına gereksinim duymadan, bu meşru güç olarak her türlü noktaya nüfuz edebilen değerleri geliştirirler ve yönlendirirler. Milletlerin varlığını mühkem kılan, kendinden sonraki asırlara taşıyacak bir diğer argüman Sanat; tasarlamak, yeniden açıklamak, farklı bakmak gibi işlevlerle doludur. Ancak sanat icra edilirken yine toplumun içerisinde yaşamış, yolunun değerlerini içseleştirmiş milleti hakir görmeyen milli egemen anlayışa sahip bireylerle bu alanda yol kat edilmelidir.

Eğer millet ve devlet için mahrem ölçüde önem arz eden bu hususta sadece cüzdanının şişkinliğini ve menfaatini ön planda tutan, sabit fikirli, kısır döngülü elitistlere telim edilirse kurbanlık koyun misali madurluk dolu süreçlerle boğulmak, patinaj yapmak işten bile değildir. Elitistin kendini ulaşılmaz kıldığını düşündüğü en temel alan gördükleri ihtisas sebebi ile Bilim ve teknolojide bütünüyle; açıklayan, belirleyen, geliştiren, kuralları ve standartları koyan ve günlük yaşama nüfuz edebileceği olgusudur. Ancak günümüzde şahit olduğumuz kadarıyla elitizmin millete ve devlete kaynaklarını sömürüp, menfaat elde etmelerinden, istismardan, ahlaki tahribattan başka katkısı olmamıştır.

Düşünsenize bugünün küresel elitlerini? Bunlar hem birer teknoloji şirketi sahibidir, hem iş adamıdır, hemde devletin bütün makamlarını alı koymuşlardır. Bakıldığında kurmuş oldukları imparatorlukların parayla işi bile kalmamasına rağmen, tamahkarlıkları sebebi ile milletin bütçesine, tüyü bitmemiş yetim hakkına kast ederler, vizyonları ve misyonları güya  insanlığı bir yerlere taşımakla ilgilidir. Ancak insanlık bunların aç gözlülüğü ve zalimliği sebebi ile fakir-u zaruret içerisindedir. Bu tutumları, şeytani düşünceleri sebebiyle Filozof seviyesinde bulunduklarının en bariz göstergesidir. Milleti nasıl kandırırım, bütçelerde sebep olduğum onarılmayacak düzeye taşıdığım açıkları nasıl kapatırım diye kritik eden, düşünülmeyenleri irdeleyen, yeni tanımlar bulan, kavramları yayan olmak, ne kadar da önemsiz ve ahlaksızcadır değilmi? Bunlar olmazsa toplum kısır döngü halinden kurtulur, müreffeh bir hayat yaşamak üzere kendine yeter.

Bu milletin sırtına kalbur olmuş ehl-i menfaat güruhunun legal yada illegal derinleşmesi ile ilgilenmemek, yeterince kritik edilip olgunlaşamamak, tedbir almayıp akışına bırakmak gibi pek çok etken, milletçe bizleri ya yerimizde saydırır, ya da gerilerde tutsak eder.

Araştırmacı/Yazar
Memet Raşit KILIÇ…

YORUM EKLE