KIZINI DÖVMEYEN DİZİNİ DÖVER DİYEN MÜPTEZELLER

Şiddeti meşru hale getiren, üstüne bir de cinsiyetçi yaklaşımda bulunan bu atasözü diye kültür iklimimize art niyetle  iliştirilmiş, şeytani ve ahlaksızlık ürünü bir deyimdir. TDK verilerinde ise bu inancı ve insanı istismar aracı söylemin tarifi dahada vahim maalesef kayıt aynen şu şekilde:  “kızını dövmeyen dizini döver”: Anne ve baba kız çocuklarını evliliğe hazırlamalıdır. Özellikle ve anne ev işlerinde kızını yetiştirmeli, anne sorumluluğunu ona aşılamalıdır. Kızını iyi yetiştirmeyen anne kızı el kapısında beceriksizliği yüzünden sıkıntı çektiği zaman dövünür durur. Fakat bu gecikmiş bir pişmanlıktır. 

“Cennet anaların ayakları altındadır” diye kadını vasfı sebebi ile hürmete tabi mukaddes bir varlık olarak gören din-i mümin-i İslamla abad olmuş bir milletin genleri ile oynayıp, yaradılış gayelerine ihanet etmeye ve bu suretle helak olması gaye edilmektedir. Zira anne adayı kız çocuğunu insan olması hasebiyle bir canı var, onunda duyguları olabileceği, insanca yaşamak üzere kendi hayatını kendi tercihleri ile belirleyebileceği vs düşünmeye dahi değer görülmeden, erkek egemen bir toplumun varlık sürecinin bir metası, bir cinsel objesi, bir eşya misali gerektiğinde istenildiği şekilde lütuf buyurulursa dikkate alınabileceği ve en çirkin ve ahlaksız yöntem olan insanlık suçu olan şiddetle terbiye edilebileceğini tavsiye etmek en hafif tabirle alçaklıktır. Bunca emeğin verildiği bu hayvani güdülerle planlanmış bu ahlaksız sözü milletin bilinç altına kazıtmakla amaçlana, toplumun mayası niteliğinde olan anneyi küçültüp, değersizleştirmek ve bu sebeple yeni eğitimli, inançlı ve itikatlı nesillerin yetiştirilmesi rüyasını daha doğmadan sakat bırakmaktır.

Etimologların  araştırma konusu olan bu  deyimin meydana getirdiği tahribat sebebi ile toplumumuzda;  kadın erkek arasında yaşanan eşitsizliğin boyutu günlük dilde derinleşmektedir. Oğlunu dövmeye ihtiyaç duymayan ebeveyn toplumsal inşa süreçlerinden aldığı kültürel destek ile kızını döverek terbiye ve davranışını değiştirme konusunda kendisinde haklılık görmekte; bunu da toplumsal bir norm olarak içselleştirmektedir.

Bakış açımızı, kızını dövmeyenden alıp toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitliğe çevirmediğimiz müddetçe kız çocukları için şiddet, ayrımcılık, cinayet devam edecektir. Bir ebeveyn için, oğlunun şanına yakışan kız tavlama, kızının erkek arkadaş edindiğinde ahlak kuralları ile savunma pozisyonuna geçmek hiç adil değildir. Ataerkil aile sisteminde kız ve erkek çocuklarına biçilen roller ve çizilen sınırlar farklıdır. Kamusal alanda, dışa dönük, karşı cinsle arkadaşlığı onaylanan, sokağa çıkabilen erkek çocuğuna karşılık, kız çocuğundan ev içinde kalması, sokakta bulunmaması, karşı cinsle arkadaşlık etmemesi beklenir.

Oysa Fahr-i Kâinât Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) şeriflerinde, . 

Başka bir hadisinde ise; Bir şahıs, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelerek;

Kendisine en iyi davranmam gereken kimdir?» diye sordu. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

Annen!» buyurdu. O sahâbî;

Ondan sonra kimdir?» diye sordu. Efendimiz;

Annen!» buyurdu. Sahâbî tekrar;

Ondan sonra kim gelir?» diye sordu. Allah Rasûlü yine;

Annen!» buyurdu. Sahâbî tekrar;

Sonra kim gelir?» diye sorunca Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellembu sefer;

Baban!» cevabını verdi.” (Buhârî, Edeb, 2)

 Kardeşlerim El Hakem olan Rabimiz Kuram-ı Azimuşşan da buyuruyor “Onlarla (hanımlarınızla) güzel geçinin.” (en-Nisâ, 19). Toplumumuz birtakım şerli düşüncelilerin verdikleri hayasızca örnekler den yola çıkarak kız çocuğunun ve kadının kendilerine emanet olduğu, himayelerinde olduğunun vermiş olduğu rehavetle adil olmaz ve zulme meyleder. Ancak bu emânet ediliş, insafa terk ediş değildir; kişi aklından mesuldür. Bunca uyarı ya rağmen kendimize gelmeyip bize emanet edilen kızlarımız ve eşlerimize merhamet etmezsek, mahkeme-i Kübrada bize merhamet edilmez.

Araştırmacı/Yazar

Memet Raşit KILIÇ…

YORUM EKLE