MENFAATÇİLER DOĞRUYU SÖYLEYENİ DOKUZ KÖYDEN KOVARLAR 

Maalesef çıkarları için amuda kalkan, fedakârlık namına zerre hissiyatı olmayan toplumlarda  yalan, dolan, hile, ahlâksızlık ve arsızlık baş gösterir ve iki yüzlülüğün en gözde örneğini teşkil ederler. Böyle bir ortamda doğru söz söyleyen, kınanma olasılığına rağmen, sözünü esirgemeyen ve sakınmadan makam mevki gözetmeden, herkese karşı doğruyu savunup, dillendiren kişiyi kimse sevmez. Herkesçe kınanır, etki alanının dışında tutulur, yanlarından ve yörelerinden uzaklaştırmaya çalışırlar. Çünkü bu kişi doğru sözleriyle ahlâksızlık üzerine bina edilmiş menfaat düzenini bozmaya çalışır ve bu sebeple çok kimseleri rahatsız eder. Dolayısıyla çıkarları zedelenen, kusurları yüzüne söylenen, ikiyüzlülükleri yüzlerine çarpılan insanlar tarafından hor görülüp, bir kulp takılmak suretiyle ötekileştirilerek, aforoz edilirler. 


Üzülerek söylüyorum ne yazık ki, son yıllar da halkımızın arasında son derece sık bir şekilde uygulanıp, kullanılmaya başlanan deyim; hiçte göründüğü gibi masum sebeplerle vücut bulmamış, aksine art niyetli makam, mevki ve menfaat müptelası kişilerce şeytani gayelerini gerçekleştirirken, müdahaleye uğramadan perdelenmek üzerine, milletin mukaddesatı niteliğinde bulunan ata sözü diye lanse ettirilmeye çalışılmıştır.
Son dönemlerde ülkece gelinen noktaya bakıldığında, gelişen ‘yaranma ve yağ çekme politikaları ile “çıkar ilişkilerinde” menfaat elde etme eğiliminin insanları doğru söylemekten, dürüstlükten, sadakatten men ettiği su götürmez bir gerçektir. Doğruluk, dürüstlük, fedakarlık dede ve ninemizin anlattıkları masallarda anımsanır olmuştur.  Söz konusu ilkeler tamamen unutulmuş “nabza göre şerbet” anlayışı egemen olmaya başlamıştır, maalesef yeni vatandaş tipi istenilen oranda sağlanmıştır.


Bu Erdemsiz, insanlık dışı, düşüncelerin yadırganmadığı ülkemizde doğruyu söyleyenler, doğru yolu göstermeye çalışanlar, gerçekleri ortaya koyanlar bahsini ettiğimiz, ihtiras hastalıklı, makama müptela, habis urlar tarafından yargısız infaz edilmekte, suçlanmakta hatta fikren yok edilmektedirler.
Ülkemizde halkın yönetimlere yön vermesi, kararlarda etkin rol alabilmesi ve insanca yaşama hakkını kullanabilmesi için siyasi ve ekonomik açıdan “bilinçlenmesi” önem arz etmektedir. Ancak bu elitist zümre  din sömürüsü, değer sömürüsü tecrübesi sebebi ile halkın eğitilip cehaletin üstesinden gelinmesinin en büyük engelidir. Yaşanılanlar, istismarlar, milletin kaynaklarının hoyratça kullanılıp, anne karnındaki çocuğun dahi borçlu bırakıldığının çıplak gözlerle görüldüğü bu günlerde, bizler millet olarak Allah’ın indirdiği Kuran-ı Azimuşşana ve peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v)’in sünetime uyup, bu şeytani sıtratejistlerin zehirli salvolarını elimizin tersi ile itmezsek,  bu  düşünce sebebiyle, cehalettin de din sömürüsünün de sonu gelmeyecek ve toplumumuzu helak edecektir.


Asırlarca Din-i Mübün-i İslama Sancaktarlık etmiş bir milletin torunları olarak yapmamız gerekeni yapmak üzere, bakalım Allah ve Resulü bizi nasıl uyarıyor.
Ve şüphesiz onları dosdoğru yola iletirdik. (4/Nîsa 68)
Allah onunla (Kitap ve Resûl’le), rızasına uyanları yolun en doğru olanına iletir, onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve dosdoğru yola hidayet eder. (5/Mâide 16)
Şüphesiz ki sözde ve işde doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır. (Hadisi Şerif)
 
Araştırmacı/Yazar
Memet Raşit KILIÇ…

YORUM EKLE
YORUMLAR
Aliosman Karadağlı
Aliosman Karadağlı - 4 yıl Önce