Uzaktan Eğitim ve Covid 19 Salgını’nın Eğitime Yansımaları

Uzaktan Eğitim ve Covid 19 Salgını’nın Eğitime Yansımaları

Eğitim kurumları eğitimcilerin, bireyleri ailelerinden emanet olarak alıp, ülkelerinin milli ve temel hedefleri doğrultusunda, milletine devletine bağlı, özgüveni yüksek, ülke ve bireysel hedefleri için cesaretle hareket edebilen, görgülü, toplumsal kurallara saygı duyan, maneviyatından ve kültürel değerlerinden asla ödün vermeyen bireyler yetiştirme merkezleridir. Öğretmenler de bu sürecin baş mimarı ve toplumun aydınlık yüzüdür.

Bizler, bilgi toplumunun gün geçtikçe artan bilgi arayışını karşılayabilmek; eğitim, öğretim, topluma hizmet sorumluluğumuzu eksiksiz bir şekilde yerine getirmeye çalışan eğitimciler olarak, Değerlerimiz doğrultusunda dürüst, tarafsız, adil, sevgi dolu, iletişime açık, çözüm üreten, yenilikçi, önce insan anlayışına sahip bireyler yetiştirmenin sorumluluğu ve bilinci içerisindeyiz. 2023 hedeflerine uygun olarak, durağan değil, sürekli kendini yenileyen, dışa açık, günceli takip eden, daha iyisini yapma ve bulma çabasında olan bireylerin yetişmesinde rol oynayan eğitimciler olarak, eğitimdeki sorun ve çözüm arayışlarının paydaşı olarak kendimizi addetmekteyiz..

Ülkemizde, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda belirtilen doğrultuda, ülkemize ve milletimize hizmet edecek aydın bireylerin yetişmesi, ülkemizin, yüksek medeniyet tasavvuruna katkıda bulunacak, daha üst seviyelere taşıyacak ve güçlü bir devlet ve millet inşasında rol oynayacak bu bireylerin milli eğitim politikası üzerinden gerçekleşmesi hedeflenmiştir. Sağlık, saygı ve sevgi, bu dinamikler eğitimin temel harcıdır. Sağlıklı düşünen birey çok çalışacak, saygılı olan birey başkalarına saygı duyup saygı görecek, sevgi dolu birey ülkesini sevecek ve kalkındıracaktır. Süratle devinim gösteren dünyaya ve teknolojiye ayak uyduracak ve kendinden önce toplumsal menfaati göz önünde bulunduracak bireyler, adil, çalışkan ve dürüstlük şiarıyla bu milli hedeflere yürüyecektir.

Toplum dinamizmi ve medeniyet noktasında hayati rol üstlenen eğitim ve eğitimciler, zor süreçlerde de kilit nokta olması hasebiyle önemli görevler üstlenmektedir. Küresel krizler, devletlerin bütün kurumlarında olduğu gibi elbette ki eğitim kurumları üzerinde de olumsuz etkiler bırakır. Eğitim ve Öğretimde zaman kaybı önemli bir unsurdur. Bir öğrencinin hayat ve eğitim yolculuğunda büyük anlam ifade etmektedir Alamadığı her eğitim süreci gelecekte bireyin karşısına ciddi olumsuzluklarla çıkmakla birlikte gelişim dönemlerini, yaş grubuna uygun süreçleri, aile ve toplumsal çevre unsurları dışında, okul bünyesinde geçirmemeleri de travmatik durumlara yol açmaktadır.

Tüm dünyayı tehdit eden COVID-19 salgını, ülke ve toplumları her alanda ziyadesiyle etkilemiştir. Sağlık, eğitim, ekonomi, toplumsal ve siyasal alanda zuhur eden problemler, ülkelerin rutin işleyişini etkilemiş, bundan mütevellit her yerde hayat durma noktasına gelmiştir. Eğitim de bu zaruri süreçten nasibini almıştır. Eğitim sürecinin aksaması beraberinde sosyoekonomik sorunları da getirmiştir. Taşımacılık, giyim kuşam, yemek, kırtasiye gibi öğrenci için önem taşıyan sektörlerde bu zaruri sebeplerden maalesef kötü etkilenmiştir.

Ülkemizde, Milli Mücadele yıllarında dahi eğitim ve öğretmenlerin durumu ciddi önlemlerle kontrol altına alınmaya çalışılmış, ilgisiz kalınmayarak olanakların en kıt olduğu bu dönemde dahi eğitim sorunlarına çözümler bulmak için gerekli girişimlerde ve çözüm önerilerinde bulunulmuştur.

Sıkıntılı bir dönem geçirilmesine rağmen Milli Eğitimi iyileştirmek için yapılan çalışmalar TBMM'nin kurulduğu günden başlayarak sürekli bir gelişme göstermiş ve Maarif Vekâlet’inin merkezdeki örgütlenmesinde bu idealist ruh kendisini açıkça ortaya koymuştur. Bu amaçla yapılan en önemli girişimlerden birisi, Maarif Vekâlet’inin eğitim sistemimizde örgütlenme, eğitim kurumlarında ve programlarında yapılacak düzenlemeler, kısaca memleketin eğitim sorunlarına çözüm bulmak ve eğitimcilerin de görüşlerinden faydalanmak amacıyla Sakarya Savaşı’ndan kısa bir süre önce, 15 Temmuz 1921'de toplanan Maarif Kongresi olmuştur. 29 Maarif Kongresi yurdun çeşitli bölgelerinden gelen 180'e yakın kadın ve erkek öğretmeni bir araya getirmişti. Basının da önemli bir şekilde yer verdiği Maarif Kongresi için Hakimiyet-i Milliye gazetesi; "Maarif Kongresi Anadolu irfanı için adeta bir pusula vazifesini görecektir." demiştir. s.30 30 Hakimiyet-i Mılliye, 14 Temmuz 1921

Savaş süreçlerinde dahi devam eden eğitim, salgınlar sebebiyle durma noktasına gelmiş, salgın mikrobik afetler dünya tarihinde büyük tehditler oluşturmuş ve insanlığı ciddi ölçüde dar çerçevelere hapsetmiştir. Teknolojik dijital çağ gereği tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de dijital yöntemlerle eğitime kontrollü bir şekilde 3 haftalık duraksama dışında devletimizin aldığı hızlı önlemler, eğitimde kesintiye uğramamamızı (teknik aksaklıklar dışında) sağlamış ve eğitim- öğretim faaliyeti devam etmiştir.

Millî Eğitim Bakanlığımız bu küresel krize hızlı bir şekilde cevap verebilmek adına 16 Mart 2020’den itibaren ülkedeki tüm ilkokul, ortaokul ve liselerin iki hafta kapatıldığını açıklamış ve eğitime verilen bu iki haftalık aranın bir haftasının Nisan ayındaki ara tatilin öne çekilmesi, ikinci haftanın ise uzaktan eğitim şeklinde yürütüleceğini açıklamıştır. 23 Mart 2020-16 Haziran 2020 tarihleri arasında uzaktan eğitim ile tamamlanmıştır. 2020-2021 eğitim öğretim yılında ise yüz yüze eğitime ilişkin olarak kademeli bir geçiş planlanmış; öncelikle 21 Eylül 2020 tarihinde okul öncesi eğitim ile ilkokul 1. sınıflarda yüz yüze eğitime başlanmış, ilkokul kademesinin diğer sınıfları ile 8. ve 12. sınıflarda ise 12 Ekim 2020 tarihinde, 5 ve 9.sınıfların 2 Kasım 2020 tarihinde yüz yüze eğitimin başlanmasına karar verilmiştir.

Üniversitelerimiz için ise Yüksek Öğretim Kurulu tarafından 13 Mart 2020’de pandemiyle mücadele önlemleri kapsamında alınan önlemler ilan edilmiştir. Bu kapsamda ülkemizdeki tüm yükseköğretim kurumlarında 16 Mart 2020’den itibaren 3 hafta süre ile eğitime ara verildiği, uzaktan öğretimle ilgili usul ve esaslara göre açılmış, hâlihazırda uzaktan eğitimle yürütülmekte olan programların, uygulamalı ve yüz yüze eğitimleri hariç olmak üzere eğitimlerine devam etmesine karar verildiği duyurulmuştur. Bunun yanı sıra 120 üniversite bünyesinde bulunan uzaktan eğitim araştırma ve uygulama merkezleri ile 2 milyondan fazla öğrenciye uzaktan eğitim imkânı veren üniversitelerin yetkinlikleri ve bunun için gerekli olan altyapıları dikkate alınarak dijital ortamda dersler verilebilmesine imkân sağlamak için üniversitelerin talep ve tekliflerinin alınmasına da karar verilmiştir.

Pandeminin patlak verdiği dönemde, tüm dünyada, eğitimde refleksif olarak alınan ilk önlem, okulların kapatılması olmuştur. Sürecin devamında, eğitime sadece ara vermenin yeterli olmadığı anlaşılmış, uzaktan (online) eğitim yöntemiyle sürecin devam ettirilmesi yönünde çalışmalar yapılmıştır.

Tüm dünyada beklenmedik bir şekilde eğitim kurumlarının kapatılması ve karantina günleri nedeniyle evde dijital platformlardan eğitim sürdürülmeye ve desteklenmeye başlanmıştır. Çoğu ülke bu şekilde kitlesel bir uzaktan eğitime hazırlıksız yakalanırken ülkelerdeki mevcut farklı sosyoekonomik gruplar arasındaki imkân farkları ve dijital okuryazarlık farkları da uzaktan eğitimin uzun vadeli sonuçlarını tartışmaya açmıştır” (Özer, 2020).

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nün açıkladığı verilere göre Nisan 2020’de okul ve üniversiteleri kapatılan 1 milyar 600 milyon öğrencinin -yani dünyadaki öğrenci nüfusunun yüzde 90’ının- okula gidemediğinin bir kez daha altını çizmiştir.

İngiliz Yardım Örgütü (BRA)’nün güncel raporunda "İnsanlık tarihinde ilk defa bir çocuk neslinin tamamının eğitimi küresel çapta kesintiye uğradı" ibaresini kullanmıştır. Krizin yol açacağı ekonomik kötüleşmenin 90 ila 117 milyon çocuğu daha yoksulluğa itebileceği de belirtilmiştir. ( AFP / SÖ, SSB © Deutsche Welle Türkçez(web sitesi)

Bu bağlamda, öğrencilerimizin uzaktan eğitime hazır bulunuşluk düzeyi, dijital alanda bilgiye erişim, internet alt yapılı yaşama alanlarına sahiplik durumu, derse motivasyon durumları, bilgiye erişimde öncelik gibi sorun teşkil eden konuları inceleyerek olası bir kriz durumunda aynı problemlerle karşı karşıya kalınmaması ile bağlantılı, veri tabanlı bir anket çalışması yapılarak, anket verileri literatür bilgileri doğrultusunda tartışılmıştır.

Anketimiz Google form ile hazırlanan, web tabanlı bir anket olup eposta ve çeşitli sosyal medya kanalları aracılığıyla insanlara ulaştırılmıştır. Anketimize, İstanbulda eğitim gören 1625 öğrencinin katılımı gerçekleşmiştir. Anket soruları ve cevap seçenekleri Tablo 1’de gösterilmiştir.

Tablo 1. Anket Soruları ve Cevap Seçenekleri

Sorular

Cevap Seçenekleri

Uzaktan eğitime hangi teknolojik iletişim cihazla

katılmaktasınız?

Tablet; Televizyon; Bilgisayar; Cep Telefonu

Evinizde sizin dışınızda uzaktan eğitime online katılan var mı?

Evet; Hayır

Tercih etme şansınız olsaydı hangisini seçerdiniz?

Yüzyüze eğitim; Uzaktan eğitim

Uzaktan eğitimin etkili olduğuna inanıyor musunuz?

Evet; Hayır

Evinizde internet bağlantısı varmı?

Evet; Hayır

Bilgiye erişimde önceliğiniz nedir?

Eğitim; Dergi ve Makale; Güncel Konular

Pandemi döneminde en çok kaygı yaşadığınız konu nedir?

Sağlık; Eğitim; Ekonomi

Uzaktan eğitim motivasyonunuzu 1 ile 10 arasında değerlendiriniz?

1; 2; 3; 4; 5; 6; 7; 8; 9; 10

Uzaktan eğitim sürecinde karşılaşılan problemler üzerine uyguladığımız anketin 1. sorusuna verilen cevaplara istinaden çıkan sonuçlara göre, öğrencilerin %70,3’ünün cep telefonu üzerinden eğitim sürecine dahil olduğu görülmektedir. Bu bulgu; öğrencilerimizin çeşitli alt yapı sorunları ve sosyoekonomik problemler neticesinde cep telefonu yöntemiyle eğitime entegre olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin %17,1’inin bilgisayar; %12,6’sının ise televizyon veya tablet aracılığıyla eğitime katıldıkları görülmektedir (Şekil 1). Cep telefonunun bireyler arasında haberleşme fonksiyonunun yanı sıra insan hayatında önemli yer kapladığı aşikâr olmakla birlikte edinilmesi ekonomik açıdan nispeten daha kolay olması, tercih sebebi olduğu çıkarımını yapmak mümkün görülmektedir. Cep telefonuyla uzaktan katılım sağlaya öğrencilerin karşılaştığı problemler arasında, online ders esnasında motivasyonunu yitirerek (whatsapp, facebook, instagram vs.) sosyal medya hesaplarına, ders esnasında dahi öncelik verip konsantrasyon noktasında zedelenmelerin olduğunu düşünmekteyiz.

Şekil 1. Katılımcıların uzaktan eğitime erişim yolları.

Aynı evde birden fazla öğrencinin bulunması ankette göze çarpan başka bir unsurdur. Aynı ailede birden fazla öğrencinin bulunması ve yeterli sayıda uzaktan eğitim aracının ( tablet, televizyon, bilgisayar veya cep telefonu) olmaması durumunda; ders saatleri çakışabilen öğrencilerin,derslere katılım noktasında sıkıntılar yaşanmakta, eğitimin aksaması sonucunda,öğrencilerin başarı durumu ciddi ölçüde etkilenmektedir. Öğrencilerin %70,6’sında evde canlı eğitime katılan birden fazla kişi olduğu anlaşılırken; sadece %29,4’üün evinde canlı eğitime katılan tek kişi olduğu görülmektedir (Şekil 2).

Şekil 2. Aynı evden uzaktan eğitime birden fazla katılımın gösterimi

Anket uyguladığımız öğrencilerin %92,3’ünün yüzyüze eğitimi tercih etmesi düşünülmesi gereken bir maddedir. Bu bulgu, yüzyüze eğitimin öğrenci yaş grupları üzerinde etkili olduğu, uzaktan eğitime entegrasyon konusunda sıkıntı yaşadıklarını ve gelişmiş ağlarla, kriz durumlarının daha etkili ve online eğitimlerde teşvik edici etkinliklerin sağlanmasının zorunlu olduğunu göstermektedir. Geriye kalan %7,7 gibi küçük bir kısım uzaktan eğitimi tercih etmektedir (Şekil 3).

Şekil 3. Öğrencilerin uzaktan veya yüzyüze eğitim tercihleri

Ankette, uzaktan eğitimin etkili olduğunu düşünmeyen öğrenci yüzdesi %58,6 olarak görülmekle birlikte uzaktan eğitimin etkili olduğuna inanan öğrenci yüzdesi %41,4 olarak karşımıza çıkmaktadır (Şekil 4). Küresel krizin ani gelişmesi, ülkemizde uzaktan eğitimin tüm dünyada olduğu gibi belli alanlarda sınırlı olması, tüm dünyada yaşanan genel kapsamlı ve öldürücü etkileri olan mikrobik durumla karşılaşılması, alışılagelmiş bir durum değildir. Bu nedenle oryantasyon süreci yaşayan öğrencilerimizin bu noktada da sıkıntı yaşadığı çıkarımı yapılabilmektedir.

Şekil 4. Öğrencilerin uzaktan eğitimin kullanışlı ve etkili olup olmadığının istatistiksel görünümü

Online eğitim sürecinde karşı karşıya gelinen, teknolojiyi kullanma ve sürekli kesintisiz eğitim için sinyalizasyon hayati önem taşımaktadır. Öğrencilerimizin %75,1’lik kısmı internet alt yapısına sahipken; %24,9’luk kısmı internet alt yapısı ve internet hattı olmayan evde ikamet etmektedir (Şekil 5). Bu durum ise bilgiye erişimi engellemektedir. Karşılaşılan en büyük sorunlardan biri olan teknolojik alt yapı problemleri, eğitim başta olmak üzere tüm alanları etkilemektedir.

Özellikle alt yapının sağlamlaştırılması, mezra, kasaba, köy ve şehirlerimizde bireylerin rahatlıkla bilgiye ulaşması noktasında büyük avantaj sağlayacağı anlaşılmaktadır.

Şekil 5. Katılımcıların internet alt yapısına sahip/sahip olunmayan evlerde ikamet durumu

Uygulanan anket sonucu pandemi sürecinde, katılımcı öğrencilerin %89,5 oranında bilişimi, eğitim amaçlı ve bilgiye ulaşma yönünde kullandıkları görülmektedir (Şekil 6). Uzaktan eğitim sürecinde karşılaşılan ve gündeme gelmeyen başka bir problem ise ders esnasında, İnternet Protokol Adresi (IP) adreslerinin hackerlar tarafından ele geçirilip online ders anlatımı esnasında, ders dışı, dersi sabote edici söylemler, videolar ve ses kirliliği oluşturulmasıdır. Bu siber saldırıları engelleyici mekanizmaların da devereye alınması ve çözüm üretilmesinin online derslerin daha etkili işlenebilirliği açısından elzem olduğu düşünülmektedir.

Teknolojinin doğru kullanımı hususunda, öğrencilerimizde farkındalık uyandırma amaçlı, online seminerlerin, bilgilendirmelerin öğrencilerin teknolojiyi kullanım noktasında faydalı ve yön verici, farklı perspektiflerden ele alınıp akademik yöntemlerle hayata geçirilmesi, bireylerin teknolojik iletişim araçlarını kullanırken daha bilinçli ve zaman kaybını önleyici etkisinin olacağını düşünmekteyiz. Geriye kalan %9’lık kısım öncelik olarak güncel konuları seçmiştir (Şekil 6). Bu seçimde pandeminin etkili olduğunu düşünmekteyiz. %1 gibi küçük bir kısım ise dergi ve makaleleri tercih etmiştir (Şekil 6).

Şekil 6. Öğrencilerin bilgiye erişimde öncelikleri.

Yapılan anket sonuçlarına göre, pandemi sürecinde en çok kaygı yaşanılan konuların %44,7 ile eğitim süreci, %39,4 ile sağlık problemi ve %15,9 ile ekonomik problemler olduğu görülmektedir (Şekil 7). Bireylerin sağlığa gösterdikleri önemin eğitimle ile neredeyse eş değer olması, bunun yanı sıra ekonomik kaygıların da görülüyor olması, pandeminin her alanda çeşitli olumsuzluklara yol açtığını gözler önüne sermektedir. Tablonun sevindirici yanı ise; eğitimin kanıksanması, eşgüdümsel olarak devam etmesinin bireylerdeki ehemmiyetini görme noktasında yol gösterici oluşudur. Kaygı yaşanılan konunun yaş gruplarına göre farklılık gösterebileceği unutulmamalıdır.

Şekil 7. Pandemi döneminde en çok kaygı yaşanan konuların gösterimi.

8.anket sorusunda,uzaktan eğitim sürecinde motivasyon düzeyinin %33.56 oranında olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuç, uzaktan eğitimde motivasyon düzeyinin %50’nin dahi altında kalarak oldukça düşük bir seviyede olduğunu göstermektedir.Rutin alışkanlıkların değişmesi,hiçbir salgınla öncesinde tanışmamış yaş gruplarının,böylesinle tehlikeli bir durumu benımsemesı ve içselleştirmesi zaman alacağından,derse motıve noktasında sıkıntıların yaşandığını ve yaşanması muhtemel olacağını göstermektedir.Öğrenci yaş gruplarının gelişimsel özelliklerine göre farklılık gösterdiği ve gelişim aşamasının gerektirdiği faaliyetlerden yoksun kalmaları,ruhsal ve mental olarak motıvasyon seviyesini düşürdüğünü de gözlemekle birlikte,yaparak yaşayarak öğrenme temelli bir eğitim sistemının,birden temassız ve online düzene dönüşmesi de Öğrencilerin uzaktan eğitim sürecinde kendilerini eğitime adapte etmekte ve konstrasyonlarını yüksek tutarak kendilerini motive etmekte oldukça zorlandıklarını veriler ışığında söylemenin yerinde olduğunu görmekteyiz.

Pandemiler geçmişte olduğu gibi (İspanyol Gribi’nin eğitime yansımaları Osmanlı’nın Son Yılları syf. 129-130, Kitabevi Ali Şükrü Çoruk.) bugün de yüz yüze eğitimi engellemeye devam ediyor ve gelecekte de farklı bir salgının bu aksamaya sebep olması ihtimal dahilindedir. Eğitimin sürekliliği açısından ülke yönetimleri, savunma mekanizmaları geliştirmeli ve gelecekte eğitim sektörünün aksamamasına yön verecek çalışmalar yapmalıdır. Olası bir aşı sonrası bu tehlike atlatılsa dahi gerçek olan, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıdır. Sosyolojik, ekonomik ve siyasal alanda ciddi değişimlerin olacağı aşikardır. Eğitim otoriteleri, salgının yol açtığı sorunlara, geçmişteki uzaktan eğitim birikimini de göz önüne alıp çözüm olarak alışılagelen uzaktan eğitim araçlarını değil; eğitimde model olma yolunda geliştirilecek gerçekçi, dinamik ve radikal politikaları sunmalıdır.

Kısa sürede,ülkede eğitim alan tüm öğrencilere ulaşmak önceliği ile sinyalizasyon, fiber optik bağlantılarla, uydu sistemleri vasıtası ile eğitimi öncelemek ve çözüm üretmek,eğitimin sürekliliği ve örnek eğitim modeli olmamız açısından radikal bir değişimin adımı olacaktır. Çağın gerektirdiği yöntemlerle her öğrencinin dijital bilgiye ulaşması için istisnasız her öğrencinin dijital iletişim aracına sahip olması öncelenmeli, gerekli internet alt yapısına sahip yer altı ağı sağlanmalıdır.

Bu politikalarla birlikte, teknolojiyi bilinçli kullanma öğrencinin gündemine alınmalı, öğrencinin teknolojiyi sanal bir hayat için kullanımın önüne geçilip öğrencinin toplumdan uzaklaşıp yalnızlaşmaması hakkında farkındalık oluşturulup, eğitimde sürekliliği sağlamak adına, önceki eğitim politikaları gözden geçirilip kullanışlı programlar öğrencilerin hizmetine sunulmalıdır.

Pandemi sürecinde, mevcut salgın durumunun iyi yönetilmesinin, ileride yaşanabilecek bu tür durumlara daha hazırlıklı olabilmenin yolu, öncelikle eğitim sistemindeki mevcut ve bilinen sorunlara bilimsel ve yenilikçi çözümler üretmekten geçecektir. Eğitimin sürekliliğini engelleyecek ve toplum sağlığını tehdit edecek tüm davranışlardan kaçınılmalı, mihenk taşımız olan eğitime, kaldığı yerden, kontrollü şekilde devam edilmelidir. Sağlık ne kadar önemliyse, sağlıkçıyı yetiştiren eğitimci ve eğitim de o derece önem arz etmektedir. Sürekliliğin sağlanması bu normlarla ilintilidir.

Pandemiler geçmişte olduğu gibi (İspanyol Gribi’nin eğitime yansımaları Osmanlı’nın Son Yılları syf. 129-130, Kitabevi Ali Şükrü Çoruk.) bugün de yüz yüze eğitimi engellemeye devam ediyor ve gelecekte de farklı bir salgının bu aksamaya sebep olması ihtimal dahilindedir. Eğitimin sürekliliği açısından ülke yönetimleri, savunma mekanizmaları geliştirmeli ve gelecekte eğitim sektörünün aksamamasına yön verecek çalışmalar yapmalıdır. Olası bir aşı sonrası bu tehlike atlatılsa dahi gerçek olan, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıdır. Sosyolojik, ekonomik ve siyasal alanda ciddi değişimlerin olacağı aşikardır. Eğitim otoriteleri, salgının yol açtığı sorunlara, geçmişteki uzaktan eğitim birikimini de göz önüne alıp çözüm olarak alışılagelen uzaktan eğitim araçlarını değil; eğitimde model olma yolunda geliştirilecek gerçekçi, dinamik ve radikal politikaları sunmalıdır.

Kısa sürede,ülkede eğitim alan tüm öğrencilere ulaşmak önceliği ile sinyalizasyon, fiber optik bağlantılarla, uydu sistemleri vasıtası ile eğitimi öncelemek ve çözüm üretmek,eğitimin sürekliliği ve örnek eğitim modeli olmamız açısından radikal bir değişimin adımı olacaktır. Çağın gerektirdiği yöntemlerle her öğrencinin dijital bilgiye ulaşması için istisnasız her öğrencinin dijital iletişim aracına sahip olması öncelenmeli, gerekli internet alt yapısına sahip yer altı ağı sağlanmalıdır.

Bu politikalarla birlikte, teknolojiyi bilinçli kullanma öğrencinin gündemine alınmalı, öğrencinin teknolojiyi sanal bir hayat için kullanımın önüne geçilip öğrencinin toplumdan uzaklaşıp yalnızlaşmaması hakkında farkındalık oluşturulup, eğitimde sürekliliği sağlamak adına, önceki eğitim politikaları gözden geçirilip kullanışlı programlar öğrencilerin hizmetine sunulmalıdır.

Pandemi sürecinde, mevcut salgın durumunun iyi yönetilmesinin, ileride yaşanabilecek bu tür durumlara daha hazırlıklı olabilmenin yolu, öncelikle eğitim sistemindeki mevcut ve bilinen sorunlara bilimsel ve yenilikçi çözümler üretmekten geçecektir. Eğitimin sürekliliğini engelleyecek ve toplum sağlığını tehdit edecek tüm davranışlardan kaçınılmalı, mihenk taşımız olan eğitime, kaldığı yerden, kontrollü şekilde devam edilmelidir. Sağlık ne kadar önemliyse, sağlıkçıyı yetiştiren eğitimci ve eğitim de o derece önem arz etmektedir. Sürekliliğin sağlanması bu normlarla ilintilidir.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER