UZAKTAKİ YAKIN! İKLİM GÖÇMENLERİ

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin hızla artışı toplum ve devletleri etkileyecek yeni bir göç dalgasını oluşturmaktadır. Dünyada ki sosyolojik fay hatlarını derinden sarsacak bu yeni göç kavramı ve biyografik değişkenlikler, önümüzde ki 50 yıl da dünyayı sarmalayacak ağır bir tehdittir.

Yoksulluk, Savaş ve İstikrarsızlık sonucu ortaya çıkan göç dalgasına önümüzde ki 50 yıl da iklim göçü kavramıda eklenecektir.

Yer altı sularının çekilmesi, kuraklık, erozyona uğrayan topraklar, yoksulluk ve sefalet sonucu ortaya çıkan ve çıkmakta olan bu ağır tehdit, özellikle 21.yy Tüketim toplumu kavramının doğurduğu sonuçların ve doğaya karşı acımasız olan insanoğlunun eserinden başka birşey olmasa gerek.

Dünyamızı ve gelecek nesillerimizi bu ağır tehdit karşısında koruyacak adımları atmamız için; Üniversitelerimiz ve Bilim İnsanlarımız öncülüğünde araştırma ve önleyici tedbirlerin alınması konusunda irade ortaya koymaları kaçınılmaz olmalıdır.

Paris iklim anlaşması ne kadar iklim değişikliği ve kuraklık ile ilgili önleyici tedbirlerin alınması konusunda ortaya bir irade koysa da, içi tuzaklarla doludur.

Bu hususta devletimizin önleyici tedbirleri alırken dikkat etmesi gereken maddeler ve unsurlar var.

Devletimizin! Küresel emperyalizmin ve Siyonizm’in dünya nüfusunu azaltma projelerinin aparatını oluşturan veganlaşma propagandasına ve büyük baş hayvanların (ineklerin) metan gazı salmalarından dolayı küresel ısınmanın artmasına sebebiyet verdiği safsatasına alet olmamaları gerekmektedir.

Tarım bakanlığımızın küçük baş hayvan politikasından vazgeçmesi ve küresel emperyalizmin, siyonizm’in sinsi projelerine ortak olmamaları ve gaflet uykusundan uyanmaları kaçınılmaz olmalıdır.

Önleyici tedbirler alınmadığı takdirde ülkemizi iç ve dış olmak üzere çok ağır bir iklim göçü beklemektedir. Bu hususta; Çevre Şehir ve İklim Değişiklik Bakanlığı ile Tarım Bakanlığı’nın koordinasyonunda üniversitelerin ve bilim insanlarının katılımıyla ortak milli çıkarlarımıza uygun, gelecek perspektifli bir çalıştayın yapılması, geç kalınmaması gereken bir öneme sahiptir.

Ayrıca Göç Bakanlığı’nın kurulması da önemli ve öncelikli olmalıdır.

Ülkemiz genelinde konferanslar, paneller ve dahası ortak kamuoyunun oluşturulması, işinin uzmanları tarafından halkımıza anlatılması sağlanmalı; Belediyeler, Sivil Toplum Kuruluşları tarafından desteklenmelidir.

Saygılarımla...

Yunus Kaçmazer

YORUM EKLE