Günümüzde ahlak, yaşayan pratik gerçekler olmaktan çıkarılıp, bir takım zihinsel eylemler haline getirildi. Bu yüzden günümüz idarecilerinin ısrarlı, istismar ve sapkınlıklarının (görevlerini hakkıyla icra edenler müstesna) ana nedeni, bu kapitalist cahillerin kendi heva ve hevasatları uğruna ve yine kendi kıt ve kısır bilgileriyle hükmetmeye cüret etmeleri kaynaklıdır.
Bu vicdan fukaralarının iktidarlarında, belli oranda hayır ve yarar sağlaması, yönettiği kitlenin algısı üzerinde oynadığı bir oyundur, nitekim bu küçük oranda göz boyamak üzere icra edilen hayır, bunların sapıtmasını, toplumun kurdu olup, içten çürütme vasıflarını engellemez. Kardeşlerim; bu, insanlığın yüz karaları, manayı hiç hesaba katmadan, maddeye, dehşetli bir ihtiras bağıyla müpteladırlar. Amaçladıkları kazanım, maddi varlıklardır. Varlık, maddi duyguların algıladığı gereçlerdir.
Milletin duyguları bunlar için itibara dahi alınmayacak düzeyde kıymetsizdir, işte bu yüzden bu idarecilerin hayatında inanç en kıymetsiz yegane unsurdur. Bunlar kendi duygu dünyalarında, duygusal zevklere, bizlerin hayatına maal olması pahasına, ciddi manada kıymet verirler, bu hastalıklı zümre bugüne has varlığa sahip değildirler, bakınız: Çağlar öncesinde dahi, bunların kimlerle kardeşlik bağları olduğunu örneklerle verelim. Amerika’lı Müellif Drapper, “ ilimle din arasındaki çelişme” adlı eserinde meseleyi şöyle açıklar. “Münafıkların etkisi ile, putperestlik ve şirk, Hristiyan’lığa girdi. Bu münafıklar, bir tek gün bile dinin emirlerine boyun eğmemiş ve bu dine samimiyetle bağlanmamışlardı. Ancak hristiyan görünmek suretiyle Roma devletinde önemli görev ve makamlar ele geçirmişlerdi.
İşte bunlardan biri olan Konstantin de böyleydi. O, ömrünü zülüm ve kötülüklerle geçirdi.” Malumunuz o dönemde Hristiyanlık Allah’ın indirdiği diğer dinler gibi inanç ve şeriat idi. Bir başka örnek de ise, yine bu bidat ehlini Giardano Bruno, Copernic ve Galile ortaya koydukları teorik ve deneysel bilimlerle ifşa edince, bunlar tarafından, ifşadan vaz geçinceye, ya da ölünceye kadar işkenceye maruz bırakıldılar. Evet olayın vehametini anlatmak üzere paylaştığım örneklerden anlaşılacağı üzere, sömürü ve istismar taktiğinin tarihi, oldukça eskiye dayanıyor. Yani idarecilerin sosyal medya hesaplarında, göstermelik iki dakika süre ile elde ettikleri fotoğraflarına itibar etmemeli, bu iki dakikanın dışında kalan mesai saatlerinde nerelerde olup neler ile ilgilendiklerini sorgulamalı, millete dokunup, dokunmadıklarını baz almalıyız. Bu elitler inancın, duygu ve kalpler üzerindeki etkiyi bildiklerinden, İstismarda maalesef sınır tanımadıklarına, milleti maruz bıraktıkları geçim sıkıntısından anlayabiliriz.
Onun için bizim kısasımız, Hz. Ömer’in mihengi olmalı, dile ve gösterişe değil, yaşantı ve vicdan terazisine kıymet vermeliyiz. Bunlarki kendi akıbetlerinin, hüsranla neticeleneceği realitesine rağmen, millet olarak bizim, imkan ve kaynaklarımızın üzerine Akbaba misali çökmüş olmaları vesilesi ile bizlere Öz Yurdumuzda, Anavatanımızda gurbeti yaşatıyorlar. Gelin korkularımızdan sıyrılıp, fiili manada, müdahale etme gücünü kendimizde görmüyorsak bile, sosyal mecralarda bu riyakarları ve sömürülerini ifşa etmek sureti ile, imanın en zayıf kademesi olan, buğz etme mesuliyetimizi, yerine getirelim.
Araştırmacı/Yazar
Memet Raşit KILIÇ.
Kemal Ergüven 4 Yıl Önce
Yazılarınızı okudukça gerçekten hayatıma yön verdiğini hissedebiliyorum..kaleminiz daima keskin olsun başarılar birde sizden şuan gündem de olan konu korona virüs den dolayı futbol Ligi başlamalı mı başlamamalımı yorumunuzu düşüncenizi merak ediyorum???
fatih batur 4 Yıl Önce
yöneticilerin sebep olduğu yıkım ve ruh hallerini okadar etkili bir metotla anlatmışsınızki tebrik ederim. yazılarınızı okuduktan sonra idari ve siyası çevremde dönen oyunları çıplak gözle görebiliyorum artık. yeni yazınızı sabırsızlıkla bekleyeceğim.