Kategoriler

KADIN CELLADI, ÖKÜZ FITRATLI ERKEKLER

Son dönemlerde ülke gündemini oldukça yoğun bir şekilde meşgul eden amansız bir problem söz konusu; “ kadın cinayetleri” kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet ülkemizde öyle bir hal aldı ki; önüne geçilebilir, ıslah edilebilir bir halden oldukça uzakta. Bununla alakalı birkaç sebepten söz edilebilir.
Ülkemizde toplumun “erkek egemen”  olması ve erkeklerin dini, ahlaki ve  ilmi anlamda yeteri kadar  eğitim ve olgunluktan yoksun olması, kadınların ayakları üzerinde durabilecek eğitim ve ihtisasa sahip olmaması, ailelerin yıkımına, kadınları şiddete ve hatta ölüme muhatap kılıyor.

 Kıymetli kardeşlerim düşünün ve empati kurun lütfen; hayatı boyunca binbir türlü mutluluk hayalleri ile evlendiği, hayvanlar beni mazur görür umarım “Öküz fıtratlı” biri tarafından annesi istedi diye dövülen, terbiye etmek için aç bırakılan, sokaktaki bakkaldan ekmek almaya dahi gönderilmeyen, balkona çıkmasına ve camdan perdeleri dahi çekmesine müsaade edilmeyen, erkekler var şeklindeki patolojik vaka belirtisi ile çocuk parkına dahi gidilmesine  izin verilmeyen bir kıza, kadına karşı bizim toplum olarak bir mesuliyetimiz yok mu?

Erkek egemen toplumumuzda gözlemlediğimiz kadarıyla söyleyebilirim; kadına sadece bir cinsel obje ya da bir eşya, bir cisim olarak bakılıyor. Kadının sadece erkeğin doğrularıyla, erkeğin uygun gördüğü ve istediği şekilde yaşaması ön görülüp, onun dışında kadın bir birey olarak, kendi düşüncesi, kendi istediği Şekilde tasarrufta bulunması halinde bu kadının yanlış ve asilik yaptığı, bu hastalıklı düşünceyle kadının her türlü insanlık dışı muameleyi hak ettiği kanaatine varılıyor. 

Yine erkek egemen toplumumuzda kadının erkek gibi bir birey olduğu, insan olduğu, bir ruh taşıdığı, onunda duygularının olduğunu, onunda sevinip, üzülebildiği, ailesinin olduğu, belli gereksinimlerinin olabileceği, sosyalleşmeye ve sosyal hayatta yer almaya ihtiyacı olduğu önemsenmez ve hatta bağnaz bir şekilde din ve Dini hassasiyetler alet edilerek hep inkar edilmiş ve kadın insani haklardan mahrum bırakılmıştır. Haklarından yoksun bırakmak yetmezmiş gibi tahammül sınırlarını aşan muameleden yorulan artık benzeri bir şekilde hayat yaşamak istemeyen ve ayrılmak isteyen kadını ise akıllara zarar işkence ve canına kast edip öldürmek,  kendini erkek diye bilen insanlık ayıbı mahluklar tarafından kendilerine hak olarak görülmüştür. 

Bir düşünce kuruluşu,” öküz tabiatlı” bir bireye erkek olması hasabiyle, düşüncesinden faydalanmak adına kendisine evliliği ne şekilde tanımladığı sorusu yöneltilmiş.
Şahıs, kendisine verilen değeri hak ettiğinin çok üstünde olması sebebiyle özümseyememiş olsa gerek, şu Şekilde cevap vermiştir. “Ellilik bir bardak taze süt içmek için evde inek beslemeye benzer”. 


Şimdi size soruyorum, evliliği, peygamber sünneti olan aile kurumunu, emanet olarak kendisine teslim edilen ve ayaklarının altında cennetin olduğu işaret edilen bir kadını bu şekilde alçakça tabir eden, sadece cinsel bir obje olarak düşünebilen, beyni bağırsaklarında bulunan bir kitlenin, kadınlara Zülüm etmesi, öldürmesi ve benzeri hastalıklı hasletleri, düşüncesi sebebiyle olağan değilmidir?  İşte bu sebeple, bu toplumun kadın, erkek ayırt etmemeksizin ciddi bir eğitime tabi tutulması, Allah’ın aileyi ne şekilde mukaddes kıldığını, peygamberimiz Hazreti Muhammet sallallahu Aleyhi vesellemin  aile müessesini ne kadar önemsediğini, eşlerine nedenli önem verdiğini, surette Müslüman olan ancak aslında münafık ve zalim olan toplumumuz içerisinde yer alan bu kitleye ciddi, ciddi, Uzun, uzadıya anlatıp kendilerini eğitmek bu toplumun başında bulunan yöneticilere farzdır. 
Neden böyle diyorum? Çünkü bu insanlık dışı davranış yöntemlerinin, Savcısı solcusu yoktur, İnsan olmak ve insanlığın gereğince yaşamak yeterli olacaktır. Ha istisnalar olmaz mı? Olabilir mümkündür. O zaman erkek mesuliyetlerini insanlığın gereğince ve Allah’ın emrettiği şekilde yerine getirdikten sonra hala kadın istismara devam edip aile birlikteliğini bozmaya devam ederse boşanmak Allah’ın sevmediği bir haktır. Emin olun yuvasını yıkmaya zemin hazırlamak suretiyle bozgunculuk yapan ister kadın olsun ister erkek olsun, iki cihandada iflah olmaz. Herkes hakettiğini yaşar kimsenin yaşam hakkı kimsenin tahakkümü altında tutulamayacak kadar kıymetli ve vaz geçilmezdir.


Geçen hafta katledilen Hanım kardeşimiz vardı. Katleden sevgilisi evli ve evliliğini bu hanım kardeşimizden gizlemiş hanım kardeşimiz şahsın evli olduğunu öğrenmesi üzre kendisi ile arasına mesafe koymak istemiş ve bu sebeple hunharca öldürülmüş  ve varile konulmuş, parçalanmış yakılmış, üstüne beton dökülmüştür. Şahsın profiline baktığınızda eğitimli, anlayışına düşüncesine baktığınızda Kemalist, kendisini çağdaş ve İlerici olarak gören, gösteren bir insan artığı  maalesef. 
Bu durumun yanı sıra toplumumuz ata erkil bir toplum olması vesilesiyle ailelere, anne ve babaların tesiri oldukça çoktur. Geneli itibari ile erkek tarafının gelinleri üzerinde bir baskılama olduğunu gözlemliyoruz. Aileler tabirindeki  kastımız kadınlara tesirleri çoktur. Eşler kendi aralarında vücut bulan bir problemi çok rahat çözebilecekken erkeğin annesi aile büyükleri Müdahil olup kendi doğrularıyla kadını yaşatmaya zorlamaları sebebiyle aile faciaları baş gösteriyor.


Bu sebeple ailelerin anne ve babaların kendilerine yuva kurmak suretiyle beraber yaşamış oldukları oğullarının anne ve babalarından kardeşlerinden ayrılmaları, tamamiyle kopacakları anlamına gelmediğini, bilakis kendilerine duygusal anlamda zenginlik kattığını, bir erkek annesi gelini için oğlumu Elimden aldı paranoyasına girmemesi, bir babanın oğlumun geliri artık benim cebime girmiyor paranoyasına girmemesi, bir Ağabeyin kardeşimin oluşturduğu aile yapısıyla bana örnek teşkil etmesi, benden daha ön planda bulunacağı paranoyasından uzaklaşıp insanca Allah’ın emrettiği şekilde yaşamaya gayret göstermesi vesilesiyle  Bu aile facialarından kısmen dahi olsa kurtulmuş olacağımızı düşünüyorum.

Araştırmacı/Yazar
Memet Raşit KILIÇ…    

Yorumlar