Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanan Mülteci Geri Kabul Antlaşması,
Türkiye için tam bir ihanet anlaşması gibidir.
Bu Antlaşma İle Türkiye’nin hava, kara ve deniz sahasını, yolunu kullanıp Avrupaya giden ne kadar vasıfsız ve eğitimsiz Suriyeli, Afganistanlı, Pakistanlı, Iraklı, İranlı, Bangladeşli ve diğer ülke vatandaşları mülteci varsa hepsini geri alıyoruz.
Bunun yerine Eğtimli ve Meslek sahibi olanları Avrupaya veriyoruz.
Anlaşmaya göre geri aldığımız ve ülkemizde bulunan mültecileri kamplarda tutup eğtim ve diğer ihtiyaçlarını karşılamamız gerekiyor.
Avrupa Birliği de bunun için bize bir miktar para verecek.
Ülkeyi yönetenler para dedin mi ?
Şapkasını havaya atıyorlar.
Parayı da alsalar gam yemem.
Parayı da tahsil edemiyorlar.
Peki biz aldığımız bu mültecileri ne yapıyoruz?
Hiç bir şey.
Evet sal çayıra mevlam kayıra.
Bu insanlar Türkiye de Şehir içinde sokaklarda yaşıyorlar.
İş bulabilenler yarı fiyatına çalışıyor.
Ev bulabilenler 20 kişi bir evde yaşamaya çalışıyorlar.
Hızla çoğalıyorlar. Doğan çocuklar Türk Vatandaşı oluyor. Ama eğitim yok beslenme yok ilkel şartlarda bir yaşam sürüyorlar.
Her yıl bir milyondan fazla çocuk doğuyor.
Eğitimsiz bu çocuklar 15 yaşına geldiğinde,
Al sana 15-20 milyon Arap genci.
Türkiyenin sokaklarının hali ne olur.
Önlem almazsak, Ülke selefi dinci işid benzeri terör örgütlerine eleman yetiştiren bir merkez haline gelecek.
Sokakları dolaşın onların iş yerine bakın.
Tabelaları arapça, Türklerden tamamen soyutlanmışlar.
Ülke içinde ülke gibiler.
Türkler ve Kürtler iç içe yaşarlar bir birlerine entegre olur, asimle olurlar, olmuştur da.
Ama Araplar baskın ve hakim bir kültüre sahipler.
Asla entegre ve asimle olamazlar.
Türkiye gizli bir el tarafından hızla Araplaştırılıyor.
Derhal bu Antlaşma iptal edilip, vatandaşlığa alınanlar varsa çıkarılmalıdır.
Sokaktakiler toplanıp kamplara yerleştirilmelidir. Sonra da ülkelerine geri gönderilmelidirler.
Aksi durumda Türkiye; bırakın muassır medeniyetler seviyesine çıkmayı, üçüncü dünya ülkesi konumuna gelecektir.
Hatta iç savaşın eşiğine gelebilir.
Saygılarımla Yarcan Tan
