YAVUZ SULTAN SELİM VE DEVLET ANLAYIŞI

Altı asır üç kıtaya hüküm eden devleti Ali’yeyi Osmaniye‘nin sekiz yıla seksen yılı sığdıran, ender, kahraman padişahı olan, Cennet mekanYavuz Sultan Selim han, Sadece kendi döneminde değil vefatından sonraki dönemlerde dahi hayatı ile ilgili menkıbeler ve yönetim tarzı, İslama olan bağlılığı, devlet yönetimindeki anekdotları, milyonlarca insanın hayatını kolaylaştırmış, önünü açmış ve geleceğini aydınlatmıştır. Dolayısıyla bugün sizlere Cennet mekan Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır ve Arabistanı Osmanlı sınırlarına dahil ettiği ve devlet hazinesini ağzına kadar altın doldurduğu zaman diliminde sadrazamı Piri Mehmet Paşa ile giriştiği tarihe ışık tutacak diyaloğunu paylaşmak istiyorum .

Cennet mekan Yavuz Sultan Selim Han bir gün sadrazam piri Mehmet paşayı huzuruna çağırır O’na:
“-Lalam! Allah’ın İzni ve yardımı ile Mısır ve Arabistan‘ı ülkemiz sınırlarına dahil ettik böylece Hadimü’l Haremeyn (mekke ve medinenin hizmetkarı) ünvanını elde ettik. Hazinemizi de altın ile doldurduk, bundan sonra Devleti Aliyenin yakılması söz konusu olur mu?” der.
Piri Mehmet paşa devlet başkanına cevaben:
“-Sultanım! Bu dediğin halde iken elbette devlet için yıkılma söz konusu olmaz. Ancak zamanla şey devlete arız olursa, o zaman yıkılma mukadder olur. izin verirseniz bu üç hususu zat-ı âlinize arz edeyim:
1-sadrazamlık ve minimum yöneticilikler her ne sebeple olursa olsun devlet idaresinde ilim ve maharetli olan ehli kimselere verilmez, cahil, ahmak, dalkavuk, ebleh, emanete ehil olmayan ucube kimselere teslim edilirse, devlet yıkılır.


2-Rüşvet kapısı açılır, her türlü melanet akça ile meşru hale getirilir, idari makamlar ehliyetsiz ellere teslim edilir; bunlar da devleti yandaşlarıyla paylaşır, hortumlama alır başını gider önlenemez bir hal alırsa…
 Rüşvet “muamele vergisi” kabul edilir hale gelince ve bu derece yaygınlaşırsa…
 Haksız; kuvvetli ve haklı; zayıf haksız muamelesi görür hale getirilirse…
 Makamlar yandaşların çiftliği haline dönüştürülürse, devlet yıkılır.
3-Devlet idaresinin yürütülmesinde önem arz eden makamlarda oturtulanlar, hanımlarının istek ve kaprisleri istikametinde hareket eder, icraat yapar hale gelirlerse…
 Sultanım, işte o zaman devletin yıkılması kaçınılmaz olur.


 Sizin zamanınızda bütün bunlar devlete bulaşamaz. Dirayetinizle bunların devletimize arız olup zarar vereceğini zannetmiyorum. Her şey Allah’a şükürler olsun ki mükemmeldir. Ancak zat-ı  şahanelerinizden sonra ülkeyi  idare edecek olanlar için aynı şeyi düşünmek doğru olmaz...
Sadrazam’ının bu izahatını dinleyip doğruluğuna kanaat getirerek, duygularını şu duayla açığa vurur, Cennet mekan Yavuz Sultan Selim Han:
“-Bunları yapacak olanların şerrinden Allah Azze ve Celle, milletimizi ve devletimizi korusun ve kurtarsın…”
Evet; bugün biz de yaşadığı asırda himayesinde bulunan milletlere ve dünyaya adaletle hükmeden tarihe altın harflerle adaletini nakş eden, Cennet mekan Yavuz Sultan Selim Han’ın bu duasına can-ı gönülden iştirak ediyoruz.
-Allah azze ve Celle, bu tıynetteki kişilerin melanetlerinden, müsübetlerinden, zulümlerinden, hıyanetlerinden, milletimizi, devletimizi korusun, kurtarsın ve bunların insafına bizleri bırakmasın inşallah.

Kıymetli kardeşlerim aslımıza sahip çıkmamız icab eder. Bizler; Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasçılarıyız, sadece maddi mirasçıları değil Manevi mirasçılarıyız, buyüzden, aslını inkar eden haramzadedir. Bugün ülke sathında bir çok makamın istismarı sebebiyle veryansın ettiğimiz hususlar, makamlarda bulunan bu kişilerin ehil olmayışları ve haramzade oluşları sebebiyledir. Tabii ki iyileri tenzih ederiz. Nitekim devlet başkanımız gece gündüz mefhumu gözetmemeksizin, çok ciddi bedeller ödeyerek devletimizi ve milletimizi münhasır medeniyetler seviyesine taşımak için vermiş olduğu çabalara rağmen, görevini istismar eden makam delisi, menfaat hastası yöneticiler en büyük sıkıntı sebebidir. Asırlar önce Sadrazamın, Cennet mekan Yavuz Sultan Selim Han’a arz ettiği bütün bu olumsuzluklar, bugün milletimizin, bizlerin ülkemizde sadece gördüğü şeyler değil, bir çok ilde, bir çok ilçede, ülke satın da bizzat yaşadığımız olumsuzluklar zulmün en delisine maruz kalıp, çatırdıyoruz maalesef, yıkılacak mıyız tabii ki hayır. Makam müptelası, hastalıklı bireylerin, deve dikeni olup milletin bağrına batıp kanatan, kan emici sülüklere karşı elimizden geleni yapıp, sonra Tevekkel edip, dualarla Yaratıcımız olan Allah celle celalühu’ya sığınacağız.Allah (c.c)’lü milletimizi ve devletimizi şerlilerin şerlilerinden, yıkılmaktan, harap ve bitap düşmekten korusun kurtarsın inşallah.

Araştırmacı/Yazar
Memet Raşit KILIÇ…

YORUM EKLE